madımaklı lokum |
Hani yaz başında, Tutak'tan kesin dönüş yaparken Sivas'a gittiydim ya. 11 yıl sonra doğduğum topraklara ayak basmanın heyecanıyla (en son 14 yaşında gitmiştim) o sokak senin, bu cadde benim fingir fingir dolaşmıştım.
Buruciye'nin, kongrenin önünde bi dolu resim çekildikten sonra hızımı da alamayıp 2 Temmuz'da Sivas Katliamı anma etkinliklerine katılıp polisten gaz da yedim çok şükür. Üç yıldır biber gazı yemiyordum, Allah sizi inandırsın özlemişim.
Hah işte o kısa memleket ziyaretim esnasında caddelerde dolaşırken bir şekerlemecinin vitrininde "madımaklı lokum" etiketiyle karşılaştım. Bunu da mı göreceğidim yareppim, madımağın lokumunu yapmışlar diyip daldım dükkandan içeriye. Satıcıya:
"Cidden madımaklı lokum mu yaptınız, tadına bakabilir miyim, çok merak ettim." dedim. Eleman camlı dolaplara şöyle bir göz attıktan sonra boş bölmeyi işaret ederek:
"İkram etmeyi isterdim ama bakın kalmamış." dedi. Ümitsizlik içerisinde:
"Ama vitrinde koca bi tepsi var!" dedim.
"Onları aylar önce teşhir amaçlı koyduk oraya, bayatlamışlardır ikram edemeyiz." dedi.
"Ama... ama.. ama..."
"İsterseniz bilmem ne caddesindeki diğer şubemize bir uğrayın, orada bulursunuz mutlaka"
"Eeee peki. Bilmem ne caddesi mi demiştiniz?"
"Evet, şurdan yukarı doğru çıkın, sola dönün biraz ilerleyin hemen sağınıza çıkar."
"Sağolun, iyi günler..."
Ben elemanın tarif ettiği taraflara doğru yürürken caddenin ismi filan gitti aklımdan görüldüğü üzre. Ki zaten hafif yorulmuştum da, eve döndüm. Ertesi gün çarşıya indiğimde ise (2 Temmuz) yaklaşık yarım saat kadar teyzemle madımaklı lokumu ve o şekerlemecinin diğer şubesini aradık, fakat bulamadık. Büyük ihtimalle ben adamın tarifini yanlış hatırladım. Zaten caddenin ismini de hatırlamamıştım ki.
Sonuç olarak madımaklı lokum alamadan Sivas'tan ayrılmak zorunda kaldım. Eve döndüğümde de aileme madımaklı lokum arayışlarımı anlattım.
Onlar da unutmamışlar elbette, geçen hafta babam ve kardeşim birlikte Sivas'a gittiler. Bir akşamüstü kardeşim telefon etti, madımaklı lokumu nerede gördüğümü sordu. Ben de şekerlemecinin ismini, nerede bulunduğunu anlattım (tabi o efsanedeki şube değil, en işlek caddedeki şube). Ve duydum ki benim madımaklı lokum bulunmuş.
Bu sabah Trakya topraklarına ayak bastılar, bir kilo madımaklı lokumum artık ellerimin arasındaydı. Sonunda tadına bakabildim. Aslında benim hayalimde ıspanaklı pasta gibi bir tat vardı ama gayet kurutulmuş madımağı lokumun içine basmış adamlar. Çok cazip bir tadı yok, hindistan cevizli ya da çifte kavrulmuş lokum (ııımmgghhhh canım çekti) gibi seri yenebilecek bağımlılığı yaratmıyor insanın üzerinde ama, lokum ve yemeğini çok sevdiğim bir otun birleşimi, sırf memlekete saygıdan yenir yani.
Tutak'da köy okulunda çalışırkenki madımak toplama maceralarım geldi aklıma şimdi. Oralarda "kuş ekmeği" diyorlar madımağa, yemeği de yapılmıyor bildiğim kadarıyla, emin değilim şimdi yalan olmasın. Öğrenciler çiğ madımağı böyle maydonoz gibi tuzlayıp yediklerinden bahsetmişlerdi diye hatırlıyorum.
Şimdi mutfakta, bir kilo madımaklı lokum beni bekliyor. Muhtemelen toplam 5-6 tane yedikten sonra bir daha ağzıma sürmem ama insanoğlu ya meraktan ya da ..... demişler (boşluğu kendiniz doldurunuz piliiiizzz).
Ama yemeği... ama yemeği... bol çemenli şöyle, ımgggghhhh!
3 comments:
Ben Sivas'ta doğup büyümedim ama ailem oralı olduğu ve çok bağlı oldukları için malum bilumum sivas geleneği ile büyüdüm. Ve bütün bunlar içerisinden en sevdiğim şey madımak oldu hep. Birsürü yerde toplanıyor madımak, ama sivas'ınki cidden başka oluyor. Böyle mayhoş mayhoş, aman yarebbi. Bu arada madımaklı lokumu da sayende öğrenmiş olduk, eline sağlık ;)
Ha bu arada ben de her sene giderim Sivas'a. Şimdi bizimkiler gitti ama ben kediciğimi evde bırakıp gitmek istemedim. Seneye gene giderük artık bi vakit :))
ben seneye yine temmuz başı giderim herhalde ;)
madımağı ve tadını bilen birilerini tanıyınca mutlu oluyorum ya! trakya'da kimse bilmediği için böyle bi tuhaf hissediyorum kendimi madımaktan bahsederken...
Post a Comment