Wednesday 5 January 2011

İçimdeki Grace Kelly sevgisi bambaşka

Hani genç kızların kendine idol seçtikleri aktrisler vardır ya, hayran oldukları, model aldıkları, imrendikleri…

Bir çok kadının vardır öyle favori kadını, hadi itiraf edin sizin de var. Bakın ben itiraf ediyorum, ben de Grace Kelly’ye bayılıyorum. Kaşına, gözüne, gülüşüne, duruşuna, bakışına, oturuşuna hastayım.




Genelde kızlardan hep Audrey Hepburn, Marilyn Monroe, Sophia Loren, Rita Hayworth isimlerini duyarım idol olarak. Tamam, onlar da hoş kadınlar, yetenekliler, güzeller; hatta Audrey Hepburn’ü de çok severim ama gönlümün tahtında Grace Kelly oturuyor. “İşte!” diyorum, “olmak istediğim kadın bu!”

Monako prensi III. Rainer’la evlenip sahip olduğu “prenses” ünvanı kimseye onun kadar yakışamaz bana kalırsa.




Alfred Hitchcock filmleriyle tanıdım ben onu. Rear Window’da ondan nasıl etkilendiğimi kelimelerle ifade edemiyorum bile. Büyüleyici güzelliğinin yanında bir de yetenekli ki sormayın, The Country Girl filmindeki performansıyla Oscar’ı kucaklamışlığı var.




Fakat biraz bahtsız bir güzel bu bizim Gracie. Hani insanın yüzü güzel olacağına bahtı güzel olsun, Allah insana çirkin şansı versin derler ya hah işte o dualara çok ihtiyacı varmış Gracieciğimin. Zira 1982’de (52 gibi olgun ve hoş bir yaştayken) trafik kazasına kurban gitti caaanım prenses!




Dış görünüşünün mükemmelliğine bu kadar gıpta ettiğim, bu kadar hayranlık duyduğum bir başka kadın daha var mı diye düşündüm şimdi… Grace Kelly kadar olmasa da Victoria’s Secret güzellerinden Miranda Kerr de bende aynı hisleri uyandırıyor bazen. Orlando Bloom’la nasıl muhteşem bir çift oldular. Yakında o iki genin birleşiminden dünyaya gelecek çocuğu da merak etmiyor değilim hani…




Grace Kelly’nin çocuklarının babalarına benziyor olmasından duyduğum hayal kırıklığını onların çocuğunda yaşamam diye umuyorum.



 O kadar bahsetmişken bir resmini yayınlamamak olmazdı Mirandacığımın...



No comments: