Wednesday, 15 August 2012

İstihareye yatsam böyle acayip rüya göremem

Sübanallah, şu mübarek gecede gördüğüm rüyaya bak ey cemaat-i müslimin. İşaret desem değil. Bilinçaltı desem, sanki değil gibi. Bilemedim ben onu.

Dinle bak.

Rüyamda, eski İngiltere kraliçesi I. Elizabeth'in kızıyım (yani VIII. Henry ve Anne Boleyn'in torunuyum, tahtın varisiyim ulan bildiğin). Hani tarihi filmlerde kraliyet ailesinin ya da zengin soylularının yemek yedikleri uzuuuun masalar oluyor ya, öyle bir masada oturuyoruz annemle (I. Elizabeth) karşılıklı. Muhtemelen kahvaltı ediyoruz, ikimizin de gözleri mahmur zira.

Buraya hemen bir not düşeyim, I. Elizabeth'i Cate Blanchett suretinde görüyorum. Kendisi şimdiye kadar izlediğim en etkileyici Elizabeth olduğundan rüyalarımdaki tezahürü de bizzat oyuncunun suretidir.

Cate Blanchett, I. Elizabeth rolünde

Neyse annemle, birimiz masanın bir ucunda, diğerimiz öteki ucunda birbirimize somurtarak kahvaltı ediyoruz. Tam sağ tarafımda dedem VIII. Henry'nin şu ünlü yağlı boya resmi var. Hani bacağında muz çorabı, sağ eli belinde, sol eli yanda, yaşlı ve hafif sakat olduğunu belli etmemeye çalıştığı resim. Ben durup durup anneme bir şeyler söylüyorum. Sanki fırça kayar gibi konuşuyorum kraliçeye karşı, cür'ete bak. Ana-kız ilişkimiz, etrafta kimse yokken biraz laçka belli ki. Almışım koskoca İngiltere ve Fransa kraliçesini karşıma, öğüt veriyorum.

Muhtemelen bir gece önce tatsız bir olay yaşanmış, annem de kraliyet ailesine yakışmayacak davranışlarda bulunmuş ki, elimi havaya kaldırmışım, avuç içim yukarıya bakacak şekilde parmaklarımı yukarıda birleştirmişim omuz hizamda bir yukarı bir aşağı sallayarak şu şekil saydırıyorum:

"Ama senin biraz daha sakin olman lazım anne. O kadar insanın içinde ne konuştuğuna dikkat etmen gerekiyor. Bu ölçüsüz davranışlar, ailemizin halkın gözündeki konumunu zedeler... bik bik bik, bla bla bla"

Bildiğin prenses kasıntılığına sahibim, tek bir mimik kullanıyorum ve suratım da her zamanki gibi bir karış (bunun bir kısmı kendi öz ifadem zaten). Ayrıca öğretmen hassasiyetim de üzerimde ki, öğüt verme fırsatını hiç kaçırmıyorum. Kadıncağız da beni dinliyor mahçup bakışlarla, sanırsın kraliçe benim, o da nedimem, gelişine fırçalıyorum. Bir hışımla kalksa, "çabuk alın şunu gözümün önünden, urun kellesini!" dese ne b.k yiyeceğim belli değil. Bendeki de ya deli cesareti, ya da düşmana korku salan o güçlü kadının ana yüreğinin yumuşaklığını bildiğimden şımarıklık yapıyorum.

Ben vır vır konuşurken, bir yandan da elimdeki çatalı bıçağı şangır şungur tabaklara vurarak kahvaltımı ediyorum. Sinirli sinirli hareketler, artık ne olduysa, neden o kadar kızdıysam. Fakat arkadaş kadın sakin sakin kahvaltısını ediyor da ağzını açıp tek laf etmiyor, arada da hüzünlü gözlerle bakış atıyor daha da sinirleniyorum sanki (sinir değil o, şımarıklık yemin ediyorum şımarıklık).

O esnada içeri utana sıkıla, muz çoraplı bir adam giriyor. Muhafız, uşak filan olsa gerek, kraliçeye dönüp, "majeste, bilmem ne dükü sizi bilmem hangi salonda bekliyor." diyor başı önüne eğik. Annem, "birazdan geleceğimi söyle" diyor, adam çıkıyor. Koca rüya boyunca kadının ettiği tek laf bu anasını satayım ya! Ağzını açıp bir "kes lan!" dese pusuvereceğim ama yok, ne sabırlı anaymış. Aman Allah bilir o, savaştan savaşa, antlaşmadan antlaşmaya koştururken beni dadılar, mürebbiyeler büyütmüştür, belli bir yaşa kadar anne yüzü görmemişimdir kesin. O kadar nazımızı çeksin bir zahmet (iyi kaptırdım farkettiyseniz).

Yalnız bak rüya burada bitiyor, muz çoraplı çıkıyor kraliçe tamam geliyorum diyor, kadına ters ters bakıyorum ve uyanıyorum. Bir de kendi kendime dır dır yaparken, yarı İngilizce konuşuyorum yarı Türkçe. Sanırım o sebepledir ki rüyada söylediklerimin tamamını hatırlamıyordum uyandığımda. Ama feci havalara girmiştim ha, uyanıp avel avel etrafa bakarken yüzümdeki o  kraliyet mensubu ciddiyeti hala sabit duruyordu.

Vallahi canlar,  Hz. İsa'dan beri böyle acayip rüya görmemiştim, kısmet bugüneymiş. Yalnız nedir bu bendeki "tarihi karakter bilinç altı" anlamıyorum ya! Yarın öbür gün Babil kralı Hammurabi'nin mahkemelerinden birinde idam hükmü yemiş bir suçlu olarak görürsem kendimi hiç şaşırmam bu sefer. Gayet soğukkanlı bir şekilde uyanmayı beklerim.

4 comments:

DOREMİ said...

nasıl bir rüya tarih dersi gibi ..:))
ps:bu son yorumum olabilir yorum onayı canımı sıkıyor:))

Lacrymosa said...

ben onu tamamen unutmuştum, blogu açtığım zamanlarda yaptığım ayarlardan biri. lakin artık yok. rahat rahat, yaldır yaldır yorum yazabilirsin :)

DOREMİ said...

tamam..geçmiş bayramını da kutlamış olayım bu ara..:))
Bu gün çalışmaya başlamışsındır bile..;)

Lacrymosa said...

sağol, bilmukabele. cevap yazmakta geç kaldım kusura bakma. bir kaç günlüğüne şehir dışındaydım, benim tatilim devam ediyor, işe eylülde başlıyorum.