Saturday 23 October 2010

Yine eski ben olabilmek için çok mu geç


Eskiden de bunalıma girerdim, içim daralırdı, mutsuzluğum tavan yaptığında intiharı bile düşündüğüm zamanlar olmuştu (kısacık bir süre için). Ama hiç antidepresan kullanma gereği duymamıştım.

Hayatımda ilk kez kendimi telkin edemediğimi fark ettim. Hem de hiçbir sorunum yokken, geçen yıl yaşadığım olumsuzluklar da hayatımdan tamamen uzaklaşmışken…

Ergenliğimde bile kendimi bir şekilde telkin eder, bir takım uğraşlarda teselli bulur sıkıntımı unuturdum. Ama bu sefer iç huzura kavuşmak için uzandığım her dal kırıldı, elimde kaldı. Ben de, istemeye istemeye antidepresan kullanmaya karar verdim.

Çevreye, eşe dosta, hatta bir de doktor arkadaşa danışıp kendime en uygun ilacı seçmeye çalıştım ve Prozac’da karar kıldım.

Kullanmaya başladığım ilk 5 gün yan etkilerinden başka olumlu bir etkisini görmedim. Hatta o süreç içerisinde zaman zaman tutulduğum ağlama krizlerinden bile yaşadım. Fakat 5. günden sonra psikolojimde olumlu gelişmeler hissetmeye başladım. Zihnim adeta cam bir fanus içerisine alınmış gibiydi. Beni üzen, bana sıkıntı veren tüm düşünceler o cam fanusa çarpıp geri gidiyordu. Bu hissi o kadar sevdim ki ilacın yan etkileri bile gözüme iyi görünmeye başladı. Mide bulantısı, anlık unutkanlıklar, uzun dalgınlıklar ve en kötüsü de aşırı iştahsızlık. Zaten kilo almaktan yoksun olan bedenim hızla kilo vermeye başladı.

İlacı kullanmaya devam ediyorum, fakat beni anorektik yapmasından korkuyorum. Ayrıca etkisini görmeye başladığımdan beri gözümden bir damla yaş akmadı. Normalde kitaplara, filmlere bile kolayca ağlayan ben, kendimi zorlamama rağmen gözümden bir damla yaş akıtamıyorum. Sanki hislerim ölmüş gibi hissediyorum, üzülemiyorum bile çünkü.

Evet bu ilaçtan korkuyorum, ama onu bıraktığımda eski, sefil ruh halime dönmekten de korkuyorum. Ne kendim çekebiliyorum kendimi, ne de çevremdekiler. Gerginliğimi öğrencilerime bile yansıttığım günlere, sınıfta korku dolu bir atmosfer yarattığım saatlere dönmek istemiyorum.

Ama evet özlüyorum ağlayabildiğim günleri, sıkıntılarımdan, kendimi telkin ederek kurtulduğum dönemleri… Ve küçücükken bile sahip olduğum o gücü artık kendimde bulamıyorum. Hayata tutunmamı sağlayan şeyin minnacık bir hap olduğunu söylemekten utanıyorum…

Yeniden kendime dönebilmem ümidiyle, hem de saha sağlıklı bir şekilde…

3 comments:

Holy Go-Nightly said...

ben cipralex kullanıyorum ve evet bir buçuk aydan beri ağlamıyorum, bi tarafımdan aşşa kasımpaşa diyip duruyorum. korkma, duyguların ölmez. kimse bunu istemiyor senden. sadece kontrol altına almayı öğreneceksin. kafana takmamayı..

Lacrymosa said...

şu an için bana yaşattığı his güzel, ama ya sonra? hiç mi bırakmıycam ben bu ilacı? ve iyileşip iyileşmediğimi nerden anliycam? beni korkutan sonrası...

turp gibi, p'yle said...

ben psikoloğuma sormuştum, korkma ilaca bağımlı yaşamayacaksın canım:) bana dediğine göre bu ilaçlar senin bazı hormonlarını kontrol ediyorlar. ilacı alıyorsun, bi yerden sonra beynin seni mutlu ediyor, seviyor o ilacı alınca oluşan hissi. eğer sen bir anda kesersen beyin bir anda neye uğradığını şaşırır "neydi o bana ondan verin o beni mutlu ediyordu" der ve senin ilacı almaya başladığından daha fena hale sürüklermiş. anlık sinir krizleri, patlamalar, dengesizliklere sebep olurmuş.
bunun olmaması için de ilaca en az, 3-6 ay demişti sanırım, devam etmek gerekirmiş. beyin o seni mutlu eden hormonu salgılamayı öğrenene kadar geçen süreymiş bu. bi yerden sonra kendi kendine üretim başlıyor ve ilaca bağımlılık kalkıyormuş.
tabi geçmiş zaman artık beyin hormon ay sayıları falan belki başka bişey demiştir ama ben bu kadar hatırlıyorum.
cipralexe ben de başlamıştım 3 gün içinde bıraktım kendime kızıp, kısa bi buhran dönemiydi çünkü.
ilaca bağlı mı kalcam diye üzülme. doktor verdiyse zaten bi süre sonra keser.