Saturday 12 November 2011

Sonbahar

Hangi duyudan güç alarak bilmem, ama yıllardır kendimle özdeşleştirmişimdir bu mevsimi.

Kasveti ve karamsarlığında, sık sık değişen ısısında kendimi bulurum hep. Onun o dengesiz, asi halet-i ruhiyesi fena halde "ben"dir bana göre.
...

Altında büyüdüğüm dev çınar ağaçlarının gölgesinde tanıştım sonbaharla. Dev ağaçların dev yaprakları tren yolu boyunca uçuşurken onları seyretmenin zevki apayrıydı benim için. Bahçede biriken yaprak öbeklerinden tüm aile fertlerim nefret ederken ben onları avuçlamaya, koklamaya, bazen bir tekme savurup dağıtmaya bayılırdım.

İzmit'e geldiğim ilk dönem aynı çınar ağaçlarından yürüyüş yolu boyunca görmek çok sevindirmişti beni. Yaprakları ortalıktan savuşturan fırçalı küçük arabalardan yoktu ilk başlarda. Ben yine yaprak öbeklerini, savurduğum tekmeyle havaya saçmanın zevkini doyasıya yaşardım o vakitler. Ve kim bilir kaç belediye işçisinden küfür yedim bu hareketimden dolayı.

Sonra o fırça süpürgeli, küçük arabalar hasıl oldu yürüyüş yolunda. Sarı tonlarındaki yaprakları pek sık göremez oldum civarda. Ama sonbaharın bendeki yeri hiç değişmedi. Çınar ağaçları oradaydı ya, rüzgar estikçe yukarılardan o yapraklarının hışırtısını duyuyordum ya...

O ses fena halde "ben"di çünkü.

Çoğu insan ilkbahar gibiyken sonbahara benzemek de ürkütür beni, ruhumda barınmaya çalışan bir lokmacık iyimserliği alır götürür, lakin kabullenmek de bir erdemdir çoğu zaman. Bırak derim kendime, onlar ilkbahar gibi coşkuyla uyanadursunlar rengarenk hayatlara, sen sarımtırak kahverengi tonlarınla, zamansız fakat ziyansız iniş çıkışlarınla kuruyan ağaç dallarında esmeye devam et.

Onlar her bahar yeni umutlar yeşertirken sen eskilerin yasını tut, ama kış gibi gürleyip yağma, çevrendekileri hissizce yıkıp dağıtma. Kendi dinginliğin içerisinde, berrak damlaların, ürperten esintilerinle yaşa ve her kim olursa olsun etrafında, onlara zarar verme...

Ve ben yıllardır gittiğim her yeni memlekette sonbaharı yaşamadan o toprakları yaşamışım saymam kendimi. Başka hiçbir mevsim daha iyi anlatamaz bana olduğum yeri. Karamsardır sonbahar, kasvetlidir, sevilmez pek ama dürüsttür en azından, ömrü üç gün süren renkli fakat yalancı tomurcukları yoktur. 

Soğuk durduğuna bakmayın, ruhu ılık meltemlerle doludur.


No comments: