Kelebekler, benim karnımda uzun süre kalmazlar. Azıcık kanat çırpar, sağa sola uçuşurlar biraz, sonra sıkıldıklarından mıdır nedir, birer ikişer kaybolup giderler...
Onlar giderken kanatları gövdemi yırtar, soldan üçüncü kaburgamın altında bir yara açılır. Onu, orada öylece bırakıp bilinmezliğe doğru uçar giderler.
Neden sonra...
100 gün kadar önce, o serin Kasım akşamı, ben batan güneşe elveda şarkısı mırıldanırken tekrar karşılaştım onlarla. Şarkımı duyup geldiler diye, umursamadım onları, bakmadım bile başımın etrafında oluşturdukları renk cümbüşüne. Aldırmadılar umursamazlığıma, dönüp durdular saç tellerimde.
Ve işte o kelebekler, tam 100 gündür benimle birlikteler. Gözlerimi kapattım, rengarenk kanatlarının ılık esintisinde dinleniyorum şimdi. Ben şarkı söylemekten hiç bıkmam, onlara diyin saçlarımda dans etmeye devam etsinler...
Gitmesinler...